çantanın derinliklerinde... (ya da kırmızılı kadın)



- aa ne güzel bir elbise... yeni mi aldın?
+ (çantasından eşşek kadar 2 lt.lik şişeyi çıkartarak) hayır perwoll'le yıkadım!

çüş! iyi ki yanında "hatta bununla yıkadım!" diye çamaşır makineni getirmemişsin. bu tuhaf reklamı izlemem ve üzerine uzun süre "neden?"diye düşünmemden sonra hiç üşenmeden gittim, reklamın yönetmeniyle almanya'da bir röportaj yaptım...

d.e.m: merhaba, nasılsınız?
yönetmen: (bir yandan telefonu eline alarak) teşekkür ederim, siz nasılsınız? size ne ikram edeyim?
d: mümkünse çay...
y: yok siz ağır misafirsiniz, (sekreteri telefonu kapatmadan) kızım d. bey'e kahve yapın![geleneklerimizi gayet iyi bilmekteydi]
d: madem öyle, orta olsun bari o zaman...
y: orta olsun...
d: hemen konuya girmek istiyorum müsadenizle...
y: tabi...
d: neden?
y: ne neden?
d: (bir yandan kapıyı içeriden kilitlerken) anlamamış numarası yapmayın lütfen y. bey! bakın hala bey diyorum seviyeyi korumama yardımcı olun...
y: kapıyı kilitlediniz ama daha kahveler gelecekti...
d: (kilidi geri açarak) doğru...

*****
ortama sessizlik hakim oldu bir süre, sadece kahve fincanlarından çıkan çın ve onun höpürdeterek kahve içiş sesi... sekreter gelip fincanları aldıktan sonra ben de ona kapıya kadar eşlik ettim ve tekrar kapıyı üstümüze kilitledim.
*****

d: bak aslanım, sinirden taa türkiye'den geldim buralara... o nasıl reklam öyle!
y: durun bir dakika... cebinizde getirdiğiniz katlanabilir meşe odununa bakılırsa siz de buraya beni dövmek için geldiniz sanırım...
(dedektörlerden geçerken ötmesin diye organik bir dövecek kullanmayı düşünmüştüm ama bir şekilde görmüş... ama bozuntuya vermeden devam ettim)
d: bu ilk değil yani?
y: evet değil ve son olacağını da sanmıyorum... (ben ceketimi çıkarıp, kollarımı sıvarken devam etti...) herkes o reklamı yanlış anladı. ben aslında kültürümüzü insanlara tanıtmak istedim... (ofisinin camdan oluşan cephsine yaklaşıp, dışarıya bakarak) bizim oralarda (aşağı esslingen) bir adet vardır: kadınlarımız çantalarının içine ellerine ne geçerse atar ve evden o şekilde dışarı çıkarlar. ama genç kızlarımızın asi davranışları yüzünden asırlardır süren bu gelenek ölmeye yüz tuttu d. bey. ben de bunu reklamlarımda kullanarak biraz daha aşinalık ve albeni kazandırmak istedim. nesillerdir ailemizden üyeler aşağı esslingen'e belediye başkanlığı yapmakta ve benden, yönetmen olduğum için, bu çeşit spekülasyonlarda bulunmamı istediler. her şey bu yüzden oldu...

(odunu kılıfından çıkarırken bir an elim titremedi değil, sonuç olarak o geleneklerini sürdürmek istiyordu sadece)

y: bu reklamda amaç...

(ben de benimkileri...)

ne yaralarına pansuman yapmaya ne de belinde kırılan odunun kıymıklarını derisinden çıkarmaya mecali kalmıştı, uzun süren dayak faslından sonra yerde bile güçlükle yatabiliyordu... dayağını yerken bir kere bile bağırmamıştı, haykırmamıştı... sadece sessiz gözyaşları...



not: fiksiyondur. hayal ürünüdür.

0 akıllı taşı çıkartmaya çalışmış: