beauty is a curse (ya da şişe efes)


neden? neden ben bu estetikten yoksun şeyi bu kadar güzel görüyorum? aşık mı oldum yoksa ona? ama asıl güzel olan şey, onun hiç bi zaman değişmek gibi bi ihtiyacı olmaması... kendini böyle güzel buluyodu belki de... rakipleri ne yaparsa yapsın o bizleri yine peşinden koşturmayı başardı. evet, şişe efes... odundan az, reha muhtar'dan çok estetik bi görünüme sahip kutsal cam parçasının yarattığı hipnotik etkiyi kimse göz ardı etmemeli. içki içmeyen eski ev arkadaşım bir gün dolabı açıp diğer ev arkadaşımın miller markalı sarı suyunu görüp "namussuzun rengi süper hacı" dediği anda gözlerime inen perde kalktığında elimi yüzümü kan içinde buldum... o da karşımda, yerde boğazı kesilmiş bir biçimde yatıyodu. sonra arkamdan gelen "deus ne yaptın!!!" sesine doğru salladığım kırık şişeyle boğazını kestiğim diğer ev arkadaşımın yere düşmesiyle kendime geldim. meğer ev ark. no. 1'in ilk cümlesinden sonra anime tarzı bi rüyaya dalmışım. sonra 1 numaraya dönüp "önemli olan tadı arkadaşım" diyerek (arkadaşım yerine bi küfür kullanmış olabilirim, emin değilim) içten içe "o zaten ne anlar, içmiyo bişey yapmıyo" dedim ve efesin biradan anlayanların gözündeki liderliğini korumasını sağladım.

odamdaki dev camın önünü , 1.5 metrelik kalorifer peteğinin üzerini süsleyen güzel şişeler... sizi seviyorum...

0 akıllı taşı çıkartmaya çalışmış: